Mazlumun Duası


Mazlumun duâsı



Namaz kişinin sığınağı, sıkıntıda olanların, en büyük
yardımcısıdır. Çok



önceleri, Horasan ilinin çok âdil bir valisi vardı.
Adı, Abdullah bin Tahir. Bu valinin



jandarmaları birgün bir kaç hırsız yakalamış, vâliye
bildirmişlerdi... Getirilirken



hırsızlardan birisi kaçtı. Hadisenin olduğu sırada
Hiratlı bir demirci de Nişabur'a



gitmişti. Bir zaman sonra evine
dönerken, yolu Horasan'dan geçiyordu... Kaçan



hırsız olduğunu zannederek, yakaladılar bunu. Diğer
hırsızlarla valinin huzuruna



çıkardılar... Vâli:



- Hepsini hapsedin! dedi.



Bu suçu olmayan demirci, hapishanede, abdest alıp,
namaz kıldı. Ellerini



uzatıp:



"Yâ Rabbî! Bir suçum olmadığını ancak sen biliyorsun.
Beni bu zindandan



ancak sen kurtarırsın!" diye duâ etti.



Bu mazlum demirci böyle yalvarırken, vali evinde
uyuyordu. Uyurken dört



kuvvetli kimsenin gelip, tahtını ters çevirecekleri
zaman uyandı uykudan. Bu



rü'yadan çok korktu. Hemen kalkıp, abdest aldı. Namaz
kıldı iki rek'at. Tevbe



istiğfar etip, tekrar uyudu. Tekrar o dört kimsenin
tahtını yıkmak üzere olduğunu



gördü ve uyandı. Kendisinde bir mazlumun âhı olduğunu
anladı. Gündüz ki



hırsızlar hatırına geldi. Acaba içlerinde suçsuz
olanlar mı var?



Vâli hemen hapishane müdürünü çağırtıp sordu:



- Acaba bu gece hapishanede mazlum birisi kalmış mı?



Müdür dedi ki:



- Bunu bilemem efendim. Yalnız biri namaz kılıyor, çok
duâ ediyor.



Gözyaşları döküyor.



- Hemen o adamı buraya getiriniz!



Demirciyi vâlinin huzuruna getirdiler. Vâli hâlini
sorup, durumu anladı. Ve



dedi ki:



- Sizden özür diliyorum. Hakkını helâl et ve şu bin
gümüş hediyemi kabûl et.



Ayrıca herhangi bir arzun olunca bana gel!



Demirci cevaben ne dedi biliyor musunuz?



- Ben hakkımı helâl ettim... Verdiğiniz hediyeyi de
kabûl ettim. Fakat, işimi



dileğimi senden istemeğe gelemem.



- Niçin gelemezsiniz?



- Çünkü benim gibi  bir fakir için senin gibi bir
sultanın tahtını birkaç defa



tersine çeviren sahibimi bırakıp da, dileklerimi
başkasına söylemek kulluğa yakışır



mı hiç? Namazlardan sonra ettiğim duâlarla beni nice
sıkıntılardan kurtardı. Nice



muradıma kavuşturdu. Nasıl olur da başkasına
sığınırım. Rabbim, nihâyeti



olmayan rahmet hazinesinin kapısın
açmış, sonsuz ihsân sofrasını herkese açmış



iken, başkasına nasıl giderim? Kim istedi de vermedi?
Kim geldi de boş döndü?



İstemesini bilmezsen, alamazsın. Huzûruna edeple
çıkmazsan rahmetine



kavuşamazsın...



Tabiî ki, namazın insanı sıkıntıdan kurtarması için
şartlarına uygun ve cenab-



ı Hakka tam bir tevekkül içinde kılınması şarttır.
Allaha tam bir teslimiyet sağınma



şeklinde kılınmalıdır. Gerçekten, insan sıkıntıya
düştüğünde hemen abdest almalı,



namaz kılmalı. Kur'ân-ı kerîm okumalıdır. Tecrübeyle
sabittir, böyle yapanların çok



kerre, sıkıntılarının hafiflediği görülmüştür. Fakat,
kılınan namazın şartlarına uygun



olması lâzım.





Güle Sevdali Bir Nesil | http://www.din.sevdaligul.com