Mekke'de nâzil olmuştur; 10, 11 ve 20. âyetlerinin Medine'de nâzil olduğu
rivayet edilmiştir. 20 (yirmi) âyettir. Sûre, adını, ilk âyetindeki
"el-müzzemmil" kelimesinden almıştır. "Müzemmil" örtünüp bürünen
demektir.
1- Ey örtünen! (Peygamber)
2- Gecenin birazı hariç olmak üzere geceleyin kalk (namaz kıl).
3- Gecenin yarısında kalk, yahut yarısından biraz eksilt.
4- Veya bunu artır ve ağır ağır Kur'ân oku.
5- Doğrusu biz, senin üzerine ağır bir söz bırakacağız (Kur'an
vahyedeceğiz).
6- Çünkü gece kalkışı hem daha etkili, hem de söz bakımından daha
sağlamdır.
7- Çünkü gündüz senin için uzun bir meşguliyet vardır.
8- Rabbinin adını an ve bütün gönlünle ona yönel.
9- O, doğunun ve batının Rabbidir. Ondan başka tanrı yoktur. O halde yalnız
O'nu vekil tut.
10- Başkalarının diyeceklerine sabret, güzellikle onlardan ayrıl.
11- O yalanlayıcı zevk ve refah sahiplerini bana bırak, onlara biraz mühlet
ver.
12- Zira bizim yanımızda bukağılar var, bir cehennem var.
13- Boğaza duran bir yiyecek, elem verici bir azap var.
14. O gün yer ve dağlar sarsılacak, dağlar erimiş bir kum yığınına
dönecek.
15. Doğrusu biz size tanıklık edecek bir elçi gönderdik. Nitekim Firavun'a da
bir elçi göndermiştik.
16. Firavun o elçiye isyan etmişti. Biz de onu ağır bir yakalayışla
yakaladık.
17. Peki inkâr ederseniz, çocukları ihtiyarlatacak o günden (kıyamet
gününden) kendinizi nasıl kurtaracaksınız?
18. O günün dehşetinden gök yarılır. Allah'ın sözü kesinlikle
gerçekleşmiştir.
19. İşte bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabbine bir yol tutar.
20-Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte
birinde kalktığını, seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle
yaptığını biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin onu
sayamayacağınızı bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur'ân'dan size ne kolay
gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lütfunu
arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar olacağını
bilmiştir. Onun için Kur'ân'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun, namazı kılın,
zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin (Hayırlı işlere mal sarfedin).
Kendiniz için gönderdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça
daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan bağış dileyin. Kuşkusuz Allah
bağışlayandır, merhamet edendir.